İzmir Yahudileri - Kişisel Notlar -3

10 Haziran 2025

Yaşlı ve İhtiyaçlı Bakımı

 
 

İlk yazıda, bu küçük yazı dizisinin amacını açıklamış; İzmir Yahudi toplumunun gündeminde yer alan dört temel başlık üzerine ayrı ayrı değerlendirmeler yapacağımı belirtmiştim:
(1) çocuk ve gençlik çalışmaları,
(2) yaşlı ve ihtiyaç sahiplerine yönelik hizmetler,
(3) kültürel mirasın korunması ve aktarılması,
(4) dernek ve vakıf yapılarının işleyişi.

Dört temel başlıktan ilkinde çocuk ve gençlik alanındaki süreklilik ve dönüşüm üzerine odaklandım.
Bu yazıda ise toplumumuzun en önemli ama bir o kadar da sessiz alanlarından biri olan, yaşlı ve ihtiyaç sahiplerine yönelik hizmetleri ele alacağım. Serinin kalan iki yazısında sırasıyla kültürel mirasın korunması ve ardından kurumsal yapıların işleyişi üzerine gözlemlerimi paylaşacağım.


Bu ikinci yazı, yaşlılar ve çeşitli nedenlerle desteğe ihtiyaç duyan toplum üyelerine yönelik çalışmaları odağına alıyor. Her ne kadar bu alan toplum hayatının en temel, en kıymetli alanlarından biri olsa da, çoğu zaman sessiz, görünmez, hatta biraz da içe dönük bir yerde durur. Oysa tam da bu sessizliğin içinde, toplumun vicdanı, dayanışma anlayışı ve geçmişle kurduğu bağ saklıdır.

Yahudi kültüründe yaşlıya gösterilen saygı, yalnızca geçmişe değil, bilgiye, deneyime ve sürekliliğe duyulan saygıdır. Talmud’da “Yaşlı, oturduğu yerle bile toplumu yüceltir” (Kiduşin 31b) denir. Bu, yalnızca bir nezaket ifadesi değil, yaş almanın taşıdığı sorumluluk ve hakkın birlikte anılmasıdır.

Toplumun yaşlı üyeleri kadar, gündelik yaşamını çeşitli sebeplerle kendi başına sürdüremeyen bireyleri de kapsayan bu alan, yalnızca “bakım” değil; onurla yaş alma, destekle hayata katılabilme meselesidir. Yardım edilen değil, birlikte yaş alınan bir çerçeve içinde düşünmek gerekir. Küçük bir telefon görüşmesi, zamanında yapılan bir yönlendirme ya da basit bir ulaşım desteği bile bir kişinin yalnızlık hissini tümden değiştirebilir.


Geçmişten Bugüne…

İzmir Yahudi toplumunun sağlık ve ihtiyaçlılara yönelik bakım hizmetleri, yalnızca bugünün değil, tarih boyunca süregelen önemli bir gündem maddesi olmuştur. Osmanlı döneminin sonlarından itibaren yoksulluk, salgın hastalıklar, kitlesel göçler ve bölgeye gelen mülteciler nedeniyle sağlık hizmetleri kadar sosyal yardım ve ihtiyaç sahiplerine destek de hayati bir öncelik hâline gelmişti.

Çocuk ve gençlik çalışmaları yazısında da İzmir Yahudi toplumunun yakın tarihine ışık tutan üç önemli eserden bahsetmiştim: Sara Pardo’nun Sevgili İzmir Beni Tanı: Dünden Yarına İzmir Yahudileri (Etki Yayınları, 2007), Selim Bonfil ve Sarit Asal Bonfil’in katkılarıyla hazırlanan İzmir’de Yahudiler: Antik Smyrna’dan Günümüze (Gözlem Yayıncılık, 2022), ve Raşel Rakella Asal ile Sarit Asal Bonfil’in birlikte hazırladığı Anıların İzinde İzmir Yahudileri (İzmir Musevi Cemaati Vakfı, 2023). Bu eserler, özellikle toplumsal değişim, eğitim ve kimlik aktarımı konularında güçlü birer başvuru kaynağı niteliğinde.

Sarit Asal Bonfil ile Nuray İsrael’in birlikte çektiği İzmir Sefarad Kadınları El Ele (2022) adlı belgesel yaşlı bireylerin bakımında ve cemaat içi sosyal desteğin sürekliliğinde kadınların üstlendiği taşıyıcı rolü belgeliyor. (Belgeseli izmirjcc.org/belgeseller adresinden izleyebilirsiniz.)

İzmir Yahudi toplumunun Osmanlı’nın son döneminden Cumhuriyet’e geçiş sürecine dair daha kapsamlı bilgi edinmek isterseniz, Dr. Siren Bora’nın eserlerine göz atabilir; ayrıca Aaron Rodrigue ve Dina Danon gibi yurtdışındaki akademisyenlerin Türkçeye çevrilmiş çalışmalarından da faydalanabilirsiniz. (Bu kitaplarla ilgili ayrıntılı bilgilere izmirjcc.org/kitaplar sayfasından erişebilirsiniz.)

İzmir Yahudi toplumunun tarihinde yaşlı ve ihtiyaç sahibi bireylerin bakımı her zaman öncelikli bir konu olmuştur. 19. yüzyıl sonları ve 20. yüzyıl başlarında, yoksulluk, salgın hastalıklar ve göçlerle birlikte toplumsal dayanışmanın önem kazandığı bu dönemde, Ozer Dalim ve İyiniyet gibi yapılar ihtiyaç sahiplerine yönelik yardım mekanizmalarının temelini oluşturdu. Bu tarihsel süreci ayrıntılı biçimde ele alan çalışmalardan biri, İzmir’de Yahudiler: Antik Smyrna’dan Günümüze adlı kitapta Dr. Siren Bora tarafından kaleme alınan “Hijyen ve Sağlık” başlıklı bölümde, 1911’de kapanan Rothschild Hastanesi, ardından 1913’te Nesim Levi Bayraklı’nın bağışıyla kurulan Karataş Hastanesi ve bu kurumların hem sağlık hizmeti hem de sosyal dayanışma açısından oynadığı roller ayrıntılı biçimde anlatılıyor. Aynı zamanda “Bikur Holim” (hasta ziyareti) kavramı da bu hizmetlerin hem dini hem sosyal temelini yansıtıyor. Adını taşıyan sinagogun geçmişte bir sağlık ya da bakım yapısıyla ilişkili olabileceği yönündeki yorumlar da bu bütünlüğün bir parçası olarak karşımıza çıkmaktadır.

Karataş Hastanesi, İzmir Yahudi toplumunun yüzyılı aşan sağlık hizmetleri tarihindeki en uzun soluklu kurumlardan biridir. 1913 yılında, dönemin önde gelen hayırseverlerinden Nesim Levi Bayraklı’nın iki evini bağışlamasıyla kurulmuş, uzun yıllar boyunca hem hastane hem de yaşlı bakımı işlevini birlikte yürütmüştür. 1926’da Musevi Hastanesi İdare Cemiyeti adını alan yapı, 1959’da “Genel Menfaatlere Yararlı Karataş Hastanesi İdare Derneği” olarak tüzel kişilik kazanmıştır. Kuruluşundan tam 100 yıl sonra, 2013 yılında, hastane ruhsatı bir özel sağlık kuruluşuna devredilmiş; binası ise hastane olarak kiraya verilmiştir. (Bkz. karatashastanesi.com)

Bu kapanışla birlikte yalnızca bir sağlık kurumu değil, aynı zamanda ihtiyarlar yurdu olarak hizmet veren bölüm de sona ermiş; İzmir Yahudi toplumunun sosyal dayanışma alanındaki en önemli yapılarından biri tarihsel görevini tamamlamıştır.
Dernek ise hâlâ varlığını sürdürmekte, hastanenin mülkiyeti ve buradan gelen gelirle yaşlı ve ihtiyaçlara bakım konusu bu ayrı tüzel kişilik üzerinden yönetilmektedir.


Bugünkü Durum

Bugün ise ihtiyaç ve bakım hizmetleri profesyonel bir çerçevede ele alınmakta. İzmir Musevi Cemaati Vakfı bünyesinde, JDC (American Jewish Joint Distribution Committee) desteği ve İstanbul Yahudi toplumundan uzman katkısıyla kurulan Sosyal Hizmetler Birimi, bu alandaki en önemli gelişmelerden biri.

1 Ağustos 2023’te tam zamanlı bir sosyal hizmet uzmanının göreve başlamasıyla birlikte, bireylerin ihtiyaçları artık mesleki ilkelere dayalı olarak tespit edilmeye ve karşılanmaya başlandı. Bu yeni yaklaşım, yalnızca maddi destek değil, evde bakım, psikososyal rehberlik ve yaşlı bireylerin toplumsal yaşama katılımını da kapsıyor. Yine bu çerçevede yürütülen “Hayata Birlikte Renk Katalım” projesi, Ocak 2025’te hayata geçti. The Sephardic Foundation of Aging desteğiyle yürütülen proje, 60 yaş üzeri bireylerin sosyal hayata katılımını desteklemeyi ve nesiller arası bağı güçlendirmeyi hedefliyor.
İstanbul’daki benzer örnekler de Şalom Gazetesi ve Hahambaşılık bültenlerinde sıkça yer buluyor. Tüm bu gelişmeler, geçmişin güçlü mirasıyla bugünün profesyonel yaklaşımını bir araya getirme çabası olarak okunabilir.


İhtiyaç Kavramına Yeniden Bakmak

İzmir Yahudi toplumu gibi sayıca azalan, ilişkileri geçmişten gelen ezberlerle yürüyen, fakat bir yandan da geleceğe tutunmaya çalışan yapılar için “ihtiyaç” kavramına yeniden bakmak şart. Bugün ihtiyaç deyince çoğu zaman aklımıza yalnızca maddi eksiklikler geliyor. Oysa ihtiyaç sadece yoksullukla sınırlı değil; yoksunluk, beklenti ve duygu alanlarını da kapsıyor. Örneğin yalnızlık, anlaşılmama hissi, yönünü kaybetmişlik... Bunlar da birer ihtiyaç durumu yaratıyor ve çoğu zaman maddi destekten çok daha zorlayıcı olabiliyor.

Üstelik ihtiyaç sahibi olmak sadece yaşlılara özgü bir durum değil. Ailesinden ayrı yaşayan bir genç, işsiz bir yetişkin, ya da uzun zamandır destek sisteminin dışında kalmış biri de ihtiyacını ifade edemeyebilir. Kapalı ve küçük bir topluluk içinde bu tür ihtiyaçların görünür olması da kolay değil. Özellikle düzenli geliri olmayan ama yüksek beklentiler içinde olan bireyler söz konusu olduğunda, sistemin sürdürülebilirliği de ayrı bir mesele haline geliyor.

Yaşlılara Bakış

Geçmişte Karataş Hastanesi içinde bir yaşlılar yurdu vardı. Bu yurt, 2013’te hastane devredildiğinde fiilen kapanmış oldu. O günden bu yana bu konuda ciddi bir boşluk yaşanıyor. Kitaplarda da ismi geçen birkaç kişi bu yapıyı yeniden kurmak için girişimde bulunmuş, hatta kaparo bile yatırmış ama yeterince destek görememiş. Bugün bu eksikliği sadece nostaljiyle anmak yeterli değil. Eğer bir yaşlılar yurdu yeniden açılmayacaksa –ki açılması artık pek olası görünmüyor– bu sefer başka destek mekanizmalarının nasıl kurulacağına bakmak gerekiyor.

Burada mesele yalnızca yaşlılık değil, aynı zamanda yalnızlık. Ve bu yalnızlık, yalnızca bireysel değil, kurumsal da bir yalnızlık. Cemaat içi gönüllülük yapıları, sosyal hizmet alanında profesyonel destek sistemleri ve farklı kuşaklar arası bağlar kurulmadan bu yalnızlık kolay kolay giderilemez. Cemaat içinden çıkmayan, dışarıya kapalı kalan çözümler sürdürülebilir olmuyor. Oysa belki de artık Yahudi yaşlıları, Yahudi olmayan gönüllüler ziyaret edebilir mi, diye sormanın zamanı gelmiştir.

Kişisel Önerilerim

Bugün ihtiyaçlı ve yaşlı bireyler konusunun çocuk ve gençlik çalışmalarından daha az önemli olduğunu kimse söyleyemez. Ancak eğer bir öncelik sıralaması yapılacaksa, yaşlı ve ihtiyaçlı bireylere yönelik destek sisteminin sadece birkaç kişiye bırakılmaması gerektiği açık. Bu konu, topluluğun hem insani hem etik yükümlülüğüdür.

Bu noktada birkaç öneri sunmak istiyorum:

  • Veritabanı ve Bilgi Güncelliği: Cemaatin ihtiyaçlı bireyler ve yaşlılar konusundaki veritabanı sürekli güncel tutulmalı. Bu veri yalnızca ad ve adres değil, ihtiyaç türleri, iletişim tercihleri ve gönüllü destek imkanlarını da içermeli.

  • Psikososyal Destek ve Gönüllü Eğitimleri: Özellikle 60 yaş altı bireylerin gönüllü olarak katkı verebileceği bir yapı kurulmalı. Bu yapı hem profesyonel sosyal hizmet uzmanını desteklemeli hem de gönüllülük yapısını bilinçli hale getirmeli.

  • İyi Örneklerin İncelenmesi: Yurtdışı örneklerinin yanı sıra Türkiye’de başka topluluklardaki örnekler üzerine de paylaşımlar olmalı.

  • Uzun Vadeli Planlama: Sadece bugünü değil, on yıl sonrasını da düşünerek hareket edilmeli. Bu planlama açık, katılımcı ve şeffaf biçimde yapılmalı. Bu konu bir “duyarlılık” meselesi değil, yapısal bir sorumluluktur.

Next
Next

İzmir Yahudileri - Kişisel Notlar -2