Bir Vaka Çalışması Olarak İZEK - 3

Pratik Tarifler - Yapıcı Çözüm Önerileri

(Kasım 2024)

İZEK üçlemesinin ikinci yazısında, İZEK özelinde yönetim kuruluna birkaç kritik soru yöneltmiştim.
Bu sorular, kooperatifin şu anda bulunduğu durumu anlamaya ve geçmişte yapılan hataların nedenlerini sorgulamaya yönelikti. Örneğin, projelerin mali durumunun şeffaf bir şekilde paylaşılması, aidat toplama sisteminin eksikliği ve iletişim kanallarının yetersizliği gibi konuların çözülmesi gerektiğini vurguladım. Aynı zamanda, bu sorular üzerine polemik tartışmalar yerine kurumsal özeleştiri yaparak daha yapıcı bir yaklaşım sergilenmesini umut ettim.

Geçtiğimiz günlerde çevrimiçi olarak düzenlenen yönetim kurulu bilgilendirme toplantısı, bu beklentilerin bir kısmına yanıt verecek bir adım oldu. Hem önceden iletilen gündeme sadık kalınması hem de video kayıt altına alınması, kooperatif içinde disiplinli bir çerçeve oluşturmak adına olumlu bir gelişme.


İZEK özelindeki üçlemenin bu son yazısında, teorik tartışmaların ve söylemlerin, işlevsiz şikâyet anlamındaki "söylenmek" yerine eyleme geçen bir yapıya nasıl dönüşebileceğini ele alarak, son bir haftada atılan adımları ve bu süreçte varılmaya çalışılan noktaları somut örneklerle anlatacağım.

Bir ‘Proje’ Kooperatifinde Ortak Olarak Bulunmak

Kooperatifler, belirli kurallar ve sınırlarla işleyen, resmi kayıt üzerinden ortak olunabilen yapılardır.
Hak ve sorumlulukların ana sözleşme ile belirlendiği ve yalnızca genel kurul kararıyla değiştirilebildiği bir sistemde, her bir ortağın kuruma ne zaman ve nasıl dahil olduğunun, nerede durduğunun ve hatta ne zaman ya da ne gibi durumlarda ayrılmayı düşündüğünün netleşmesi, iç belirsizliklerin azaltılması açısından kritik öneme sahiptir.

Dış belirsizliklerin fazlasıyla etkili olduğu bir ortamda, iç düzenin netleştirilmesi ve iç yapıdaki güvenin sağlanması, bu yapının hem ayakta kalmasını hem de gelişmesini destekler.

Ortak olunan bir yapıdan beklentilerin ve ihtiyaçların tanımlanmasından önce, bu yapıdaki hak ve sorumlulukların bilinmesi, seslendirilmesi ve netleştirilmesi gerekir. Çalışma ve iletişim disiplininin açıkça ortaya konulmadığı yapılarda, olayların kişiselleştirilmesi ve güven erozyonu kaçınılmaz hale gelir. İZEK’in de bir kooperatif olarak karşılaştığı temel zorluklardan biri budur.

Bir eğitim kooperatifinin yapısı, apartman ya da site yönetimleri gibi komşuluk ilişkilerine dayalı “zorunlu” bir düzen değildir.
Kimse böyle bir yapıya zorla dahil edilmediği gibi, dahil olanların da haklarını ve sorumluluklarını öğrenmesi, talep etmesi ve uygulaması beklenir.

Kişisel ya da kurumsal kapasitenin ötesinde vaatlerde bulunmak veya bir kişiyi bu kapasite dışında ikna ederek kuruma dahil etmek, yalnızca o kişiye değil, yapının bütününe de zarar verebilir. Bu durum, hem bireysel hem de kurumsal düzeyde bir hesaplaşmayı zorunlu kılar.

Yapısal değişikliğin gerçekleşebilmesi için öncelikle bu hak ve sorumlulukların şeffaf bir şekilde yeniden ele alınması ve ortaklar arasında ortak bir anlayışın sağlanması gerekir.

Neden Hâlâ Buradayım?

Çok uzun yıllar emek vermiş biri olarak, İzmir ve Türkiye sivil toplumu ile ince bir iplik de olsa bağımı sürdürmek benim için önemli. Bu bağ, süreçleri sosyal medya ya da haber sitelerinden değil, bizzat bir kurumun içinden görmeme olanak tanıyor. İlçe belediyelerden büyükşehir belediyelerine, devlet kurumlarından uluslararası fon kuruluşlarına kadar çeşitli yapılarla ilgili deneyimsel bilgi edinmem, İZEK'te yer almaya devam etmem için yeterli bir sebep.

Aynı şekilde, yurt dışında yaşayan biri olarak Türkiye’de ihtiyacım olduğunda eğitim ve danışmanlık işlerimi kolaylaştırmamda kooperatifin sağladığı pratik destekler de etkili. Avrupa ile Türkiye arasındaki çalışmalarımı muhasebesel olarak ayırabiliyor olmam, bu yapının kişisel ihtiyaçlarıma hitap etmesini sağlıyor.

Kooperatifte yer alan diğer ortakların beklenti ve ihtiyaçlarını bilmemekle birlikte, geçmişteki yaklaşımlarımdan farklı olarak artık bunları merak da etmiyorum.


Geçtiğimiz hafta İZEK’teki 2. yazımı tekrar okuduktan sonra giriş ve gelişmeyi bir sonuca bağlamam gerektiğini düşünerek söylemden eyleme geçiş yaptım.
Aksiyon Almaya Karar Verdikten Sonra Yaptıklarım:

  • Sadeleşmeye başlamak: Türkiye'de belki de en yaygın iletişim aracı olan WhatsApp, yönetsel tarafta pratik görünse de işlevsellikten çok iletişimde problemlere neden olabiliyor. Bu nedenle, kooperatifle ilgili işlevini kaybettiğini düşündüğüm WhatsApp gruplarından ayrıldım. Resmi duyuru grubunda kalmak bilgi almak adına yeterliydi. Bu adım da sadeleşme stratejimin bir parçasıydı.

  • Talepleri doğru noktalara iletmek: Yönetim kurulundan özel bir toplantı talep ettim. Talep ettiğim günün akşamında çevrimiçi toplantı yaptık. Daha önce yazılı olarak dile getirdiğim sorunları, sözlü olarak da ileterek tartışmaya açtım. Söylemden eyleme geçebilmek adına bir önem sıralaması yaptık ve hızlı bir eylem planı yaptık.

  • Bilgi-belge aktarımında sadeleşme ve basitleşmeyi önceliklendirmek: Destek verebileceğim alanlar arasında web sitesinin sade, az ve öz bir formatta yeniden düzenlenmesi vardı. Kooperatifin sağlıklı bir şekilde küçülme yolunda ilerlemesi gerektiğini ve bunun görünürlük stratejisiyle nasıl bağlantılı olduğunu aktardım.

Amaçlarım:

  • Boş Vaatlerden Kaçınılması: Kooperatifin geçmişteki en büyük hatalarından biri, büyük konuşmalarla insanları motive etmeye çalışmak ve herkese her şeyi vaat etmekti. Bu yaklaşımın yalnızca birkaç kişiye fayda sağlarken, birçok kişiyi zaman ve emek açısından zarara uğrattığını gözlemledim. Bu hatanın tekrar edilmeyeceğini göstermek temel amacım oldu.

  • Kötü Modellerden Çıkarılması Gereken Derslerin Aktarılması: İşe yaramadığını net bir şekilde gördüğümüz modelleri "kötü örnek" olarak ele almak, başarılı örneklerin sunulmasından bile daha önemli. Hatalarımızdan öğrenmek ve bu bilgileri açık kaynak şeklinde paylaşarak başkalarının aynı hatalara düşmesini engellemek benim için öncelikli bir hedef.


İZEK'in Yeni Yönelimi:

  • Kooperatifin artık, her ihtiyacı olana "nabza göre şerbet" anlayışıyla vaatlerde bulunmak yerine, proje hibeleri ve ortakların bireysel işlerinde fatura-muhasebe desteğine odaklanan bir yapıya geçtiğini açıkça ifade etmesi gerektiğini düşünüyorum. Sağlıklı bir şekilde küçülme, netlik ve şeffaflık, bu yeni dönemin temel ilkeleri olmalıdır.

  • Türkiye’de boş söylemlerin ekonomi ve toplumsal yapı üzerinde yarattığı olumsuz etkiler ortadayken, bu hataları mikro düzeydeki yapılarımızda tekrar etmemek büyük önem taşıyor. Kendi küçük ölçekli yapılarımızda bu yanlışlardan kaçınmak, "makro yapılar" gibi davranma eğiliminden uzak durmak ve gerçekçi adımlar atmak zorundayız.

Bu süreçte elde edilen tüm deneyimler, yalnızca İZEK için değil, benzer kooperatif ve yapılara da rehberlik edebilecek değerli bir bilgi birikimi oluşturmayı amaçlamaktadır.


Bu üçlemeyi tamamlarken şunu söyleyebilirim:
Sade, basit ve minimalist yapılar kurmayı hedeflemek, günümüzde "şeffaflık," "hesap verebilirlik," "sürdürülebilirlik" gibi kulağa hoş gelen ancak çoğu zaman içi doldurulamayan kavramlardan çok daha somut ve değerli.

Düzenli olarak gönderilen basit bir e-posta bilgilendirmesi, e-bültenlerden, şatafatlı web sitelerinden ya da janjanlı sosyal medya paylaşımlarından çok daha işlevseldir. Eğer gerçekten işlevsel yapılar oluşturamazsak, sadece hayaller satar ve sonucunda hayal kırıklıkları yaratırız. Üstelik bu süreçte yalnızca başkalarının değil, kendi mağduriyetlerimizi de besleriz.

Artık İZEK'in geçmişini, hatalarını kişisel yazılarımda geride bırakıyorum.
İZEK’in bugün ne yaptığına dair gelişmeleri ise Aralık ayı itibarıyla yenilenen web sitesinde görebileceğiz.

Hataları açık ve şeffaf bir şekilde paylaşmak ve aktarmak, umarım diğer kooperatifler, dernekler ve vakıflar için de mümkün olur. Unutmayalım, hiçbir kurduğumuz kurum makro düzende eleştirilemeyecek kadar önemli ve dokunulmaz değildir.
Ne mutlu, özeleştiri yapabilenlere!

Next
Next

Bir Vaka Çalışması Olarak İZEK - 2