Bir Vaka Çalışması Olarak İZEK - 2

Kurumsallaşmak? Kişiselleştirmek?

(Kasım 2024)

İlk yazımda, sivil toplum alanında İZEK’in deneyimleri üzerinden hayallerin gerçekle nasıl yüzleştiğini anlatmaya çalıştım. Bu yazıda ise odak noktamız, kişi ve kurum kavramları olacak. Sıkça duyduğumuz "kurumsallaşma" ve "sürdürülebilir yapılanma" gibi kavramlar, sahada çoğu zaman bireylerin tercihlerine göre şekilleniyor ve bu noktada kişisel unsurlar, kurumsal yapıların önüne geçiyor. Türkiye özelinde düşündüğümüzde, kurumları bir kenara bırakıp çalıştığımız kişilere odaklanmanın daha gerçekçi bir yaklaşım olduğunu görüyoruz. Çünkü kurumlar kendi başlarına bir dönüşüm yaratma gücüne sahip değil; ancak çalıştığınız kişiler, sizi de dönüşüm sürecine dahil ederek etkileyebiliyor. Belki de tam bu yüzden, "Beş arkadaşınızın ortalaması olursunuz," sözü burada “beş ortağınızın ortalaması” olarak karşısınıza çıkıp anlam kazanıyor.

Türkiye’de başta siyaset olmak üzere her alanda söylem ve eylem arasındaki uçurum zaten genişti; ancak giderek daha da derinleşiyor. Bu bağlamda, İZEK’i bir vaka çalışması olarak ele almak, hem mevcut durumun tespitinde hem de Türkiye’deki sivil toplumun sınırlarını anlamakta önemli bir örnek sunabilir.

1. Yanlış Kurguyla Başlamak

İZEK’in kuruluşundan bu yana altı yılı aşkın süre geçti, ancak hâlâ işleyen bir sistem kurabilmiş değiliz. Bu aşamadan sonra da bunun kurulabilmesi mümkün görünmüyor. Baştan yanlış bir kurguyla yola çıkarsanız, sonradan bunu düzeltme şansınız yok denecek kadar azdır. Bir topluluk, kooperatif, dernek ya da vakıf kurarken, kurgunun bilimsel temellere dayandığından emin olun. Bu tür yapıların başarısını değerlendirirken duygusal bir çerçeveden uzaklaşmak gerekiyor. "Aaa, böyle denir mi?" veya "Bu mesaj üzdü" gibi tepkilere takılmadan, gerçeklerle yüzleşmek, sürdürülebilir bir yapı kurmak için zorunludur. Ayağı yorganına göre uzatmadan ve eldeki kapasitelere odaklanarak hareket etmek başarıyı getirir.

2. Büyük Düşünürken Limitlerin Farkında Olmak

Büyük düşünme söylemi kulağa hoş gelse de, bulunduğunuz ligin kalitesini dikkate almadan hareket etmek, başarısızlığı beraberinde getirir. Mevcut kaynaklar ve kapasiteler göz önünde bulundurulmadan sürdürülebilir bir yapı kurmak zordur. Ayaklar yere basan, kaynaklara uygun bir planlama yapılmadığında, kurulan yapının sağlam olması beklenemez.

3. Vizyon, Misyon, İlkeler, Değerler Üzerine Boş Söylem Üretmenin Sonu

Artık vizyon, misyon, değerler ve ilkeler gibi metinleri hazırlamak için bütün gece oturmaya gerek yok; bu yazıları bugün ChatGPT gibi araçlar 1-2 dakikada oluşturabiliyor. Yani, söylem üretmenin dönemi çoktan geride kaldı. Ancak iş eyleme gelince, kapasitenizin sınırlarını yaşadığınız süreçler size zaten açıkça gösteriyor.

4. Profesyonelleşememek ve Kaynak Yetersizliği

İZEK, profesyonelleşmeyi bilinçli olarak seçmeyen veya bu hedefi koysa da ulaşamayan bir yapı olarak karşımızda. Yatırımsız bir şekilde ayakta kalmaya çalışan bir yapılanmanın ilerleme şansı olmadığına dair önemli bir örnek sunuyor. Eğer bir kooperatif kurmayı düşünüyor ancak mali yatırım yapmayı planlamıyorsanız, belki de bir dernek kurmanın daha doğru bir tercih olduğunu söylemek gerekiyor.

5. Söylemler ve Eylemler Arasındaki Bağın Kopukluğu

Kooperatif modelinin gerektirdiği maddi ve kurumsal sorumlulukları yerine getirmeden, sürdürülebilir bir yapı kurmak imkânsıza yakındır. Söylemler ile eylemler arasındaki bağları kuvvetli tutmak ve geçmişte atılan adımları değerlendirmek, ideallerin ne kadar gerçeğe uygun olduğunu gösteren bir kıstas olarak önem kazanıyor.


İZEK’in deneyimi, sivil toplum yapılarında iki kavramın nasıl çarpıtılabileceğini gösteriyor: kurumsallaşma ve kişiselleştirme. Çoğunlukla "kurumsallaşma" söylemiyle yola çıkılsa da, süreç İZEK’te olduğu gibi kişilere bağlı kalınca, yapı kaçınılmaz olarak kişiselleşiyor. Bireylerin bütüncül olmaktan uzak inisiyatiflerine dayanan, mali disiplinin ve tüm ortaklarca benimsenen büyüme hedeflerinin olmadığı bir yapı, aslında kurumsallaşma iddiasından uzak durmalıdır. Küçük ve yerel bir bakkal gibi çalışmak yerine, büyük mağaza modelleriyle kooperatifçiliği pazarlamak Türkiye’deki güncel ekonomi politikalarıyla da benzerlik taşıyor.

Bu durum, yapılan işlerin sürdürülebilir olmasından çok, "süründürülebilir" hale gelmesine yol açıyor. İlerliyormuş gibi görünse de, yapı sürekli bireylerin kişisel çabalarına bağımlı kalıyor. Kurumsal bir omurga olmadan, sadece günü kurtarmaya çalışan bir yapı ortaya çıkıyor—süründürerek sürdürmek.


Bu tür yapıları 5 yıllık bir perspektifle ele almak gerekiyor. İZEK’te de ilk 5 yıl boyunca, birlikte hata yaparak ve deneyimleyerek değerli dersler aldık. Sonrasında, bu derslerden yola çıkarak yeni bir yapı kurarsınız veya kurmazsınız; bu tamamen size kalmış. Sürdürmek ya da süründürmek isteyenler varsa, buna engel olamam ve olmayacağım da. Ancak benim için İZEK, önemli bir eğitim alanı oldu; maddi ya da manevi bir zarara uğramadım, ve bu okuldan mezun oldum. Bu tür yapılara adım atacaklara en büyük önerim, yoldayken daha farkında olmanız ve doğru soruları, yapay zeka gibi araçların desteğiyle, hem kendinize hem de birlikte çalıştığınız kişilere sorabilmeniz.

Bu nedenle İZEK’i artık bir atölye konusu olarak kullanıyorum. Hayali değil gayet gerçek, somut bir örnek olarak. Amacım da zaten bu saatten sonra İZEK’i kurtarmak değil, İZEK’i bir model olarak kullanarak benzer hatalara düşmeden, daha sağlam temellere dayanan girişimlerin ve toplulukların oluşmasına katkıda bulunmak. İZEK’ten çıkarılacak derslerin gelecekteki yapılara ilham vermesini umuyorum.

Son olarak İZEK özelinde yönetim kuruluna da sormak istediğim soruları yine vaka çalışmasının parçası olarak buraya da koymuş olayım:

1. Şu anda İZEK bünyesinde aktif olarak hangi projeler yürütülüyor? Bu projelerin mali durumu hakkında ortaklara nasıl bilgi sağlanacak, mali tablolar iletilecek mi? İletilecekse ne zaman ve hangi kanallarla iletilecek?

2. Aidat toplanmaması, ortakların kooperatife ve birbirlerine duyduğu güven eksikliğinden kaynaklanıyor olabilir mi? Aidat toplama sürecine dair bir girişim olmaması kooperatifin sağlıklı bir yapı olup olmadığı konusunda nasıl bir değerlendirme yapılmasını gerektiriyor?

3. Yönetim kurulu, İZEK ortaklarından nasıl bir katılım veya destek bekliyor? Ortaklara doğru ve yeterli bilgi akışının sağlanmamasının gerekçeleri neler?

4. İZEK'in web sitesi ve sosyal medya hesaplarının güncel olmaması, güven vermeyen bir imaj yaratıyor. Yönetim kurulu bu konuda nasıl bir çözüm bulmayı planlıyor?

5. Gönüllülük esasına dayalı ve mali yatırımı yetersiz olan bu yapıda, yönetim kurulu kooperatifin başarıya ulaştığını düşünüyor mu? Bu durumun normalleştirilmesi yönetimin planının bir parçası mı?

Bu sorulara bu aşamadan sonra doğrudan yanıt beklememekle birlikte, önceki yazımda yaptığım kişisel özeleştiri gibi, kurumsal özeleştiriye de açık bir yapı olmasından ötürü İZEK’e ayrıca teşekkür ederim.

Previous
Previous

Bir Vaka Çalışması Olarak İZEK - 3

Next
Next

Bir Vaka Çalışması Olarak İZEK - 1