Despertar: Beş Yılın Finali
(22 Aralık 2024)
2024 yılını geride bırakmaya hazırlanırken ve 2025 yılı için çalışma planlarımı gözden geçirirken, Despertar İzmir çalışmalarının başlangıcından bu yana tam 5 yıl geçtiğini fark ettim. Bu süreç, hem paylaşımlar hem de öğrenimler açısından zengin ve anlamlı bir yolculuk oldu.
Önümüzdeki dönemde, Despertar Söyleşileri serisine devam etmeyi planlıyorum.
Yeni projelerde "Despertar" adını kullanmamaya özen göstereceğim.
Bu kararın nedenlerini ve gelecek çalışmalar için taşıdığı anlamı, aşağıdaki yazıda sizlerle paylaşmak istiyorum.
Despertar İzmir
Despertar Projesi Neydi?
Despertar, İzmir Yahudi toplumu içinde yenilikçi bir adım atma arzusuyla 2019 yılında cemaat dışından İzmirli bir proje uzmanı arkadaşımla başlattığım bir projeydi. Resmi adı "Strengthening the Izmir Jewish Community through Inclusive Leadership" olan bu proje, Avrupa Birliği Sivil Toplum Destek Programı’ndan hibe desteği aldı ve diğer kurumlardan da katkılar sağlandı. Projenin ismini, dönemin İzmir Musevi Cemaati Vakfı Başkanı Sami Azar Z’’L koydu. "Despertar," Ladino dilinde "uyanış" anlamına gelir.
Kimler Karşıydı?
Bu konuda net bir bilgi bulunmamaktadır.
Ne Zaman Gerçekleşti? Sorun Neydi?
İlk adımı 2019 yılında atılan proje, 2021-2022 döneminde uygulandı. 2022-2024 yılları arasında ise proje sonrası raporlama süreci yürütüldü.
2021 yazında, dönemin başkanı ve başkan vekili, sağlık sorunları nedeniyle görevlerini bırakmak zorunda kaldı ve ne yazık ki kısa bir süre sonra hayatlarını kaybettiler.
Projenin başından itibaren bazı kişiler bu tür çalışmalara mesafeli ve isteksiz bir tutum sergilemiş olsa da, bunu açıkça ifade etmekten kaçınmışlardır. Daha sonra göreve gelen yönetim, "böyle çalışmalara ne gerek var" yaklaşımını benimseyerek devam etmiştir. Bu yaklaşım, ileri yaş erkeklerin ataerkil bakış açısını sürdürdüğünü göstermektedir.
Türkiye'de böyle tartışmalar olduğunda genellikle "alacak-verecek, maddi bir sebepten kaynaklı bir çatışma ya da ayrılık mı var?" diye düşünülebilir. Ancak böyle bir durumun olmadığını, bu konunun kamu kurumlarına ya da adli mercilere taşınacak nitelikte olmadığını rahatça söyleyebilirim. Bunu söylediğimde de insanlar genellikle "aman biz de bir şey var sandık" diyerek konuyu geçiştirme eğilimindedir.
Yönetim kurulu ile yaşadığımız en temel ayrılık, devlet yönetimlerinden farksız bir şekilde "tepeden yönetme" anlayışı, her üyeye açık toplantılardan kaçınma ve "biz böyle uygun gördük, böyle oldu" yaklaşımı etrafında şekillenmiştir.
Bunu anlattığımda, "Ülke yönetimleri dahil her kurum böyle" diyorlar ve ardından "Neden kafayı bize taktın?" diye soruyorlar. Bu noktada, "Herkes böyleyse bari biz olmayalım" diye cevap versek bile, zihinde "Yoktur birbirimizden farkımız, biz Osmanlı Bankasıyız" reklamı canlanıyor.
Despertar Proje Dönemi
Despertar Projesi süresince İzmir Yahudi Kültür Mirası Proje Ekibi, yönetimle ilgili sorunlara müdahil olmamayı seçmiş ve kendi projelerine odaklanmıştır. Bu tercih, onların öncelikleri doğrultusundadır ve saygıyla karşılanmalıdır.
Asıl sorunun yönetim kurulunda değil, genel kurul düzenlenerek cemaat mensuplarının katılım gösterebileceği bir zemin oluşturulmamasında yattığını düşünüyorum. Dahası, böyle bir talebin cemaat mensuplarından hiç gelmemiş olması durumu daha da düşündürücüdür. Bu nedenle, mevcut yönetimin cemaati iyi yansıttığını düşünüyorum. Özelde yönetimi şikâyet eden kişilerin samimiyetine ise inanmıyorum; sorumluluk almadan eleştiri yapmak, arkadan konuşmak etik değildir.
Vakıf yönetim kurulu üyelerinin tamamı, görevlerini gönüllülük esasına dayalı olarak yürütmektedir. Benim kişisel tepkim ve mesafem ise yönetim kurulu üyelerine değil, genel olarak cemaatin sessizliğinedir.
Sessiz kalmak bir seçim olduğu gibi, bu tercihi yapanlara mesafeli kalmak da bir seçimdir.
Despertar Edu
Bağımsızlık Çabası
2023 yılında, Despertar çalışmalarımı İzmir Musevi Cemaati Vakfı'ndan bağımsız bir şekilde yürütmeye karar verdim. Bu doğrultuda, bir dernek kurmayı planladım. Altı ay boyunca bir mekân kiraladım ve küçük çaplı tadilatlar gerçekleştirdim. Ancak sürdürülebilir bir ekip oluşturamadım. Ayrıca, resmi bir dernek statüsünün bürokratik yüklerinin, sağlayacağı faydadan daha ağır basacağını düşündüğüm için bu girişimden vazgeçtim. Fon alabilecek bir kurumsal yapım olmadığı için çalışmalarımı tamamen gönüllülük temelinde yürüttüm. Bu süreçte, projede yer alan tek Yahudi bendim; destekçilerimin tamamı İzmir'de yaşayan Yahudi olmayan dostlarımdı.
Bu süreçte, "Despertar İzmir" isminden "Despertar Edu" ismine geçiş yaptım ve bir süre gönüllü içerikler ürettim. Ancak sosyal medya gönderilerinin, zamanın ruhuna uygun ama kalıcı etkiden yoksun olduğunu fark ettikten sonra, daha uzun ömürlü ve geleceğe aktarılabilir çalışmalara odaklanmaya başladım. Bu bağlamda, youtube.com/@despertaredu kanalında söyleşilere başladım. En önemlisi ise İzmir Yahudileri ve Yahudilik Çalışmaları üzerine akademik çalışmalarıma geri dönme kararı aldım.
Vakıf bünyesinde dijital konularla ilgilenen kimse olmadığı için izmirjcc.org sitesini yönetmeye devam ediyorum.
E-posta adresimi de aynı uzantıyla kullanmayı sürdürüyorum. Yöneticilere yönelik eleştirilerde bulunmadığım sürece, onlar da zaten benimle çatışmaya girmekten kaçınıyorlar. İzmir'de artık herkesin mutlu mesut olduğunu söyleyebiliriz :)
Despertar İsmini Neden Sürdürmek İstemiyorum?
Despertar ismi, geçmişte İzmir Musevi Cemaati ile hem maddi hem de manevi açıdan doğrudan bağlara sahipti. Bu projeyi geliştirirken destek veren ve artık aramızda olmayan kişilere duyduğum saygıdan dolayı, bu isim altındaki çalışmalarımı sonlandırmanın daha doğru bir karar olacağını düşünüyorum. Artık amacım, İzmir Yahudileri arasında farkındalık yaratmak ya da cemaat içinde veya İzmir genelinde bir açılım yapmak değil. Bu hedefi, artıları ve eksileriyle beş yılı aşkın bir süre denedim. Bu süreç, güzel bir yolculuk oldu ve bana önemli deneyimler kazandırdı.
Despertar Söyleşileri’ne bir süre daha devam etmeyi planlasam da yeni çalışmamız için farklı bir isimle yola çıkmayı düşünüyorum.
Bu değişim, hem çalışmalarımın odak noktasını hem de kişisel Yahudilik anlayışımı daha iyi yansıtacak.
Kişisel Yahudilik Anlayışım ve Durduğum Nokta
Kişisel Yahudilik anlayışımda, Türkiye Hahambaşılığına karşı mesafeli duruşum önemli bir yer tutuyor. Avrupa’daki kadın ve erkeğin ibadetlerde eşit katılımcı sayıldığı Yahudi akımlarıyla olan bağımı, bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ve Yahudi birey olarak sürdürüyorum. Bu bağlamda, Yahudiliğe yaklaşımımın daha kapsayıcı ve eşitlikçi bir çerçevede olduğunu ifade etmek isterim.
Türk Yahudisi/Musevisi Kimliği ve Toplumla İlişkilerim
Türk Yahudi Toplumu yöneticileriyle aramdaki tek ortak noktanın Türkçe konuşmamız ve “geçmiş” adı altında paylaştığımız bir tarih olduğunu düşünüyorum. Ancak, bugün ve geleceğe dair ortak bir payda görmediğim için bu ilişkiyi sınırlandırma gereği hissediyorum. İzmir ve İstanbul cemaat yönetimleriyle cemaat dışı projelerde iş birliği yapmayı doğru bulmuyorum.
Benimle iletişime geçebilecekleri tek konu güvenlik meselesi olabilir. Bu konuda, meseleyi ciddiye alıyorlarsa, karşılıklı saygıya dayalı ve resmi bir iletişim biçimini tercih ederim.
Samimiyetsiz ifadeler, örneğin “oğlum” veya “kardeşim” gibi yaklaşımlar, sağlıklı bir iletişime hiçbir katkı sağlamaz. Bunun yerine, profesyonel ve saygılı bir yaklaşımın esas alınmasını bekliyorum.
2025 Yılı Projemin Konusu
2025 yılı itibarıyla, özellikle üniversite öğrencileri başta olmak üzere, Türkiye'deki akademik çevreler ve toplumun genelinde Yahudiliğin karmaşıklığına ve çok katmanlı yapısına ilgi duyan kesimlere ulaşmayı hedefliyorum. Bu hedef doğrultusunda, çalışmalarımı daha sistematik bir hale getirmek ve geniş bir kitleye hitap edebilmek için birkaç önemli adım planlıyorum.
Geçmişte, Despertar projesi kapsamında düzenlediğim ulusal zirve ve festivaller gibi sosyal etkinliklere odaklanmıştım. Ancak gelecekte, bilgiye erişimin büyük ölçüde yapay zeka araçları tarafından şekillendirileceği bir dünyaya hazırlık yapmayı önceliklendireceğim. Bu doğrultuda, içerik havuzumu ve materyallerimi oluşturup tamamladıktan sonra, sosyal etkinlikler düzenlemeyi yeniden düşünebilirim. Bu etkinlikler, benim katılımım olmadan, başka kişi ve kurumlar tarafından düzenlenebilecek bir yapıya sahip olacak şekilde planlanabilir.
2025 yılı sonbahar dönemine kadar hedefim, Yahudilikle ilgili Türkçe bir kitap, bir web sitesi ve dijital içerikler hazırlamak. Bu projeler, akademik çevrelerin yanı sıra genel okuyucuların da ilgisini çekecek şekilde tasarlanacak. Böylece Yahudi kültürü, tarihi ve inanç sistemiyle ilgili bilgiler daha erişilebilir hale gelecek. Bu hedefler doğrultusunda, hem dijital hem de yazılı alanda etkin bir varlık oluşturmayı ve içeriklerimi geniş kitlelerle paylaşmayı amaçlıyorum.