Bu Yıl Neler Yapıyorum?

2024-2025 akademik yılında neler yaptığımı, hedeflerimi ve bu süreçte nasıl ilerlemeyi planladığımı aşağıda bulabilirsiniz.

(18 Ekim 2024)

Paideia - the European Institute for Jewish Studies in Sweden

Geçtiğimiz ağustos ayının sonunda İsveç’e Paideia programına katılmak üzere geldim. İsveç hükümeti ve Avrupa Birliği fonlarıyla desteklenen bu program, Yahudi kültürü, tarihi ve eğitimi üzerine yoğunlaşan, 9 aylık bir eğitim programı. 2 Eylül 2024'te başladı ve 30 Mayıs 2025'te sona erecek. Program boyunca haftanın beş günü süren dersler, atölyeler ve projeler sayesinde derinlemesine bir eğitim süreci var.
paideia-eu.org/programs/the-one-year-jewish-studies-program 

Programda bu yıl toplamda 14 kişiyiz. Kadınlar çoğunlukta, yaş dağılımı 21 ve 55 arası oldukça geniş.
Katılımcı olmak için Yahudi olmak gibi bir koşul yok. Konuya ilgisi olan herkesin katılımına (başvurusuna) açık.
Genelde katılımcılar Avrupa Birliği ülkelerinden çünkü AB ülkelerinden ya da komşu ülkelerden gelenler AB burslarından faydalanabiliyor. 


Dersler

Haftada bir haftanın peraşası dersi var. Bu derste, Tevrat'ın her hafta okunan bölümlerini, rabinik ekolün yorumlarıyla ele alarak nasıl okuduklarını anlamaya çalışıyoruz. Ayrıca, Talmud'a Giriş dersi de var; burada Yahudi hukukunun temel metinleri üzerinde çalışılıyor ve bu metinlerin günümüzle bağlantıları inceleniyor.

Haftada iki kez İbranice dersi de mevcut, ancak bu dersler pek de yoğun sayılmaz. Bet seviyesinde başladım ve dil becerilerimi biraz da online araçlarla geliştirmeye çalışıyorum.

Programın dikkat çeken bir diğer yanı, her ay farklı bir konuk akademisyenle çalışma fırsatının bulunması. Bu akademisyenler, Yahudi tarihinin çeşitli dönemlerine odaklanıyorlar. Konular arasında İbranice Tevrat ve Yorumları, Talmudik Literatür ve Midraşik Hermenötik, Kabala ve Hasidizm, ve Modern ve Çağdaş Yahudi Düşüncesi var.


Yüksek Lisansa Tamamlamak için 2. Yıl Seçenekleri

Paideia programı, akademik kurumlar ve üniversitelerle iş birliği içinde çalışarak katılımcılara Yahudi Çalışmaları alanında yüksek lisans yapma imkânı sunuyor. Şu an iki önemli kurumla anlaşması bulunuyor: Heidelberg Yahudi Çalışmaları Merkezi ve Lund Üniversitesi. Ancak Stockholm’e çok daha yakın olan Uppsala Üniversitesi ile henüz bir ortak program mevcut değil; bu konuda birkaç yıl sonra olumlu gelişmeler olabilirmiş.

Heidelberg Yahudi Çalışmaları Merkezi’ndeki "Yahudi Medeniyetleri" üzerine yüksek lisans programı, programın partner kurumlarından en eskisi. Bu programa katılmak için Heidelberg'de bulunmak gerekiyor. Program, Avrupa Birliği fonlarıyla destekleniyor ve bu sayede katılımcılar burs imkânına sahip olabiliyor. Program, Yahudi Medeniyetleri üzerine derinlemesine bir akademik çalışma yapmayı amaçlıyor ve iki yıl süresince 120 ECTS’lik bir yüksek lisans derecesiyle tamamlanıyor.

Lund Üniversitesi’ndeki "Din Çalışmaları ve Teoloji" yüksek lisans programı ise farklı bir yapı sunuyor. Tüm yıl boyunca Lund’da bulunmaya gerek yok; Eylül veya Ekim aylarında birer hafta yoğunlaştırılmış yüz yüze derslere katılım sağlanıyor, geri kalan eğitim online olarak devam ediyor. Tez de uzaktan yazılarak program tamamlanabiliyor. AB üyesi ülkelerden gelen öğrenciler için eğitim ücretsizken, AB dışından gelenler için eğitim ücreti 10 bin euro üzerinde bulunuyor.
paideia-eu.org/programs/the-one-year-jewish-studies-program/120-ects-masters-program-in-jewish-civilizations

  • Kişisel planım Lund Üniversitesinin programına devam ederek bu yılki eğitimi seneye oradaki programla yüksek lisansa tamamlamak.


İzmir Yahudileri Üzerine Uzun Soluklu Çalışma Planlarım

1) Üniversite İçi Çalışmalar

Günümüzdeki küçük ve azalan Yahudi cemaatleri üzerine akademik çalışmalarıma başlamak üzere İsveç'e geldim. Aslında bu yıl için önceki planım, Amsterdam Üniversitesi’nde Yahudi Çalışmaları alanında bir yıllık yüksek lisans programına katılmak ve sonrasında Avrupa’da Amsterdam veya başka bir yerde bu alanda doktoraya devam etmekti. Hatta üniversiteye kaydımı yaptırmıştım. Ancak Temmuz ayında, yine Paideia'nın başka bir programı için 10 günlüğüne Stockholm’e geldiğimde, bana
9 aylık programda burs ve konaklama desteği sunabileceklerini söylediklerinde rotayı bu yıllık değiştirmiş oldum. Amsterdam’da ise herhangi bir burs veya destek imkânı olmadığından, tercihim İsveç’ten yana oldu.

Yine de, Amsterdam Üniversitesi’nde daha önceden tanıştığım akademisyenlerden Bart Wallet ile doktora çalışması için İsveç’e gelmeden önce çevrimiçi bir görüşme yaptım. Ona İzmir Yahudileri üzerine doktora çalışması yapmak istediğimi ilettim. Gayet olumlu yaklaştı. Profesör Bart Wallet ile yaptığım görüşme ve sonrasındaki yazışmalarımızda, doktora çalışmamla ilgili önemli bir yol haritası şekillendi.

Araştırma önerimi yazıp, kıta Avrupasında bulabildiğim ilgili akademisyenlere gönderip, onlarla birlikte çeşitli üniversitelere başvurmanın en uygun yol olduğunu anladım. Avrupa’da irtibata geçtiğim birkaç üniversite, doktora çalışmalarını bizzat o şehirde bulunmadan, uzaktan yapma imkânı sunuyor. Ancak bu tür bir uzaktan çalışma durumunda herhangi burs desteği sağlanmıyor. Dolayısıyla, şu anda önümde finansman ve devamlılık açısından farklı seçenekler bulunuyor. Bu aşamada benim için önemli olan, araştırma çerçevemi ve kişisel motivasyonumu netleştirmek; ilgi alanlarımı ve bilgi birikimimi en iyi şekilde kullanabileceğim bir yol haritası oluşturmak.

  • Kısa süreli ziyaretler, konferanslar ya da misafir araştırmacılık dışında akademik çalışmalar için Kıta Avrupası dışına çıkmayı düşünmüyorum. “Bu akademik yılki Paideia programı sonrasında hangi Avrupa ülkesi ve şehrinde olacağım?” sorusuna da 2025 yılının ilk yarısında yanıt bulmayı umuyorum.


2) Olası Araştırma Konularım

Araştırma alanlarım, dini ve etnik azınlıkların kurumsal yapılarının toplumsal işlevlerini ve bu yapıların toplumdaki sorunları nasıl ele aldığını inceleyerek, toplulukların sürdürülebilirliğine katkı sağlamayı amaçlıyor. Yahudi Çalışmaları araştırma alanı kapsamında, Avrupa Yahudi topluluklarının kurumsal dinamiklerinin birey-topluluk ilişkilerine etkilerini incelemek, bu toplumların bugünkü varlığını ve karşılaştıkları zorlukları anlamamıza katkı sunabilir.

Doktora çalışmalarımda, İzmir Yahudi Toplumu'nun cumhuriyet dönemi ve son 30 yıldaki dönüşümlerine odaklanıyorum. Bu kapsamda, toplumun eğitim, sosyal yardımlaşma, dini törenler ve diğer sosyal yapılarla ilgili kurumlarının nasıl değiştiğini ve bu değişimlerin bireyler ve topluluk üzerindeki etkilerini analiz ediyorum. Cemaatin küçülmesi, yaşlanması ve nesiller arası iletişim sorunları gibi demografik dönüşümler de araştırmamın odak konuları arasında yer alıyor. Bu çalışma, İzmir Yahudi Toplumu'nun bugünkü durumunu anlamamıza ve geleceğe yönelik çıkarımlar yapmamıza yardımcı oluyor.

Cemaat kavramının farklı kuşaklar arasındaki algılanışı ve Yahudiliğin günümüz şartlarında nasıl yorumlandığı üzerine de çalışıyorum. Bu konular, kuşaklar arası değişen bağların topluluk üzerindeki etkilerini anlamak açısından önemli. Yahudi cemaatinin çok katmanlı yapısını ve değişen dünyaya adaptasyonunu anlamak benim için büyük önem taşıyor:

  • Farklı kuşaklar cemaat kavramını nasıl algılıyor? Günümüz dünyasında Yahudilik nasıl yorumlanıyor ve bu süreçte ne gibi dönüşümler yaşanıyor?

Küçülen cemaatlerde Yahudilik ve Sefarad kimliklerinin din, kültür ve cemaat aidiyeti olarak zaman içinde geçirdiği dönüşüm, üzerinde durduğum önemli konulardan biri. Kültürel mirasın aktarımı, ihtiyaçlar, karşılıklı beklentiler ve cemaat içi-dışı işbirlikleri temelinde çok katmanlı olarak ele alınıyor. Ayrıca, bu dönüşümün hangi faktörler tarafından tetiklendiği ve toplumsal değişimlerle nasıl ilişkilendiği araştırılıyor. Yahudi kurumlarının değişen toplum ihtiyaçlarına uyumu, bu bağlamda önemli araştırma başlıklarım arasında yer alıyor.

  • Azalan topluluklarda kültürel miras nasıl korunuyor ve geleceğe nasıl aktarılıyor?
    Cemaatlerin küçülmesi bu süreci nasıl etkiliyor?

Yahudi ve Sefarad kimliğinin sürekliliğinde kurumların rolü ve topluluk dinamiklerinin nasıl şekillendiği özellikle ilgimi çekiyor. Bu bağlamda, kurumların bugünkü rolü, toplulukların dayanışmasını nasıl sağladığı ve kültürel sürekliliği nasıl koruduğu somut örneklerle ele alınabilir. Bu süreçte karşılaşılan zorluklar ve elde edilen başarılar, topluluk yapısının geleceği konusunda önemli ipuçları sunuyor.

  • Kurumlar, Yahudi ve Sefarad kimliğini sürdürmek için nasıl bir rol oynuyor? Bu süreçte hangi zorluklarla karşılaşılıyor ve bu zorluklar nasıl aşılıyor?

  • Bu alanların hepsi doktora çalışmamın ana konusu olmasa da, bazılarını bireysel araştırmalar veya başka yazarlarla birlikte hazırlanacak karşılaştırmalı makalelerde ele almayı planlıyorum.
    Şu sıralar bu alanlarda yapılmış benzer çalışmaları inceliyorum.
    İlerleyen zamanlarda, bu sayfaya konu başlıkları ve içerikle ilgili daha kapsamlı yazılar ekleyerek çalışma çerçevesi, teoriler ve referanslar gibi unsurları da paylaşmayı düşünüyorum.


Bu Dönemki Diğer Çalışmalarım

1) Despertar Söyleşileri

Mayıs ayında başlattığım Despertar Söyleşileri, Türkiye Yahudileri üzerine çalışan Türkiye kökenli araştırmacıları yakından tanıma arzumdan doğan, tamamen kişisel bir merakın ürünü. Bu söyleşi serisi, herhangi bir proje, hibe programı veya kurumsal destek kapsamında değil. Bu alanda çalışan insanları tanıma, tanıtma ve onlarla etkileşim kurma isteğimle bu seriyi hayata geçirdim. Bu söyleşiler benim için bilgi edinmenin yanı sıra yeni dostluklar kurma ve ortak çalışma fırsatları yaratma anlamına da geliyor.

İlk 16 bölümde sırasıyla Rıfat Bali, Dr. Siren Bora, Dr. Merve Şule Çaycı, Rachel Amado Bortnick, Nisya İşman Allovi, Dr. Emre Kurt, Defne Özözer, Dr. Özgür Kaymak, Dr. Duygu Atlas, Dr. Rivka Bihar Waldman, Muzaffer Erol, Dr. Işıl Demirel, Belin Benezra Yensarfati, Dr. Süleyman Şanlı, Verda Habif ve Dr. Süheyla Yıldız’ı konuk ettim. Söyleşilere izmirjcc.org/soylesiler ve youtube.com/@despertaredu sayfalarından ulaşabilirsiniz. Önümüzdeki aylarda bu seriye 5-6 kadar yeni söyleşi eklemeyi planlıyorum.

  • Benzer konular üzerine çalışan yabancı araştırmacılarla da 20-25 dakika süreli benzer bir söyleşi serisi yapma arzum var, ancak henüz bu fikri uygulamaya geçirmedim.

2) Yahudi Topluluklara Dair Türkçe Bir Kitap Çalışması

Bu sezon "Yahudiliğin Bugünü" adında, çeşitlilik ve farklılıkları ön plana çıkaran kapsamlı bir kaynak kitap yazma hedefim var. Bu kitap, Türkiye'deki üniversite öğrencileri, araştırmacılar ve konuya ilgisi olan herkes için erişilebilir ve incelenebilir bir kaynak olacak. Akademik yılın en önemli projelerinden biri olarak öne çıkan bu çalışma, Yahudiliğin modern dönemdeki çeşitliliğini ve toplumlar arası farklılıkları anlamak isteyenlere rehberlik etmeyi amaçlıyor.

Son birkaç yıldır üzerinde çalıştığım konuları ve bu akademik yıl boyunca Paideia programında öğrendiğim bilgileri bu kitapta bir araya getirerek somut bir çıktıya dönüştüreceğim. Kitapta sadece bugünün Yahudi topluluklarını anlatmakla kalmayıp, "Yahudilik nedir, ne değildir?" gibi temel soruları da ele almayı planlıyorum. Bu sayede, Yahudiliğin günümüzdeki pratikleri ve toplulukların çeşitliliği hakkında daha derinlemesine bilgi sunmak istiyorum. Bununla birlikte, okuyucuları yabancı kitaplara, dijital kaynaklara, web sitelerine ve YouTube kanallarına yönlendirerek zengin bir bilgi yelpazesi sunmayı hedefliyorum.

Böylelikle, "Despertar İzmir" olarak başladığım çalışmaları, "Despertar Edu" ismiyle değiştirerek yeni bir safhaya geçmiştik.
Bu safha, daha akademik, entelektüel ve bilgi-belge odaklı bir çalışma alanı yaratmayı amaçlıyor. Bu sayede, okuyucuların Yahudiliğin farklı yönlerini ve tarihsel gelişimini anlayarak bugüne dair farklı bakış açıları geliştirmelerine katkı sağlayabileceğim bir temel oluşturmak istiyorum.

Kitapta ayrıca, Yahudiliğin tarihsel süreçte geçirdiği değişimlere ve bu süreçlerin günümüz toplulukları üzerindeki etkilerine değinmek de planlarım arasında. Bu tarihsel perspektif, Yahudi topluluklarının bugünkü kimlik ve kültürlerini nasıl şekillendirdiğini anlamak açısından büyük önem taşıyor.

Yahudilik ile ilgili bu kaynak kitap, sadece akademik bir çalışma olarak kalmayacak, aynı zamanda bu konuyla ilgilenen herkesin anlayabileceği şekilde sade ve anlaşılır bir dil kullanılarak hazırlanacak. Toplumsal çeşitlilik, kültürel zenginlik ve farklı dini pratikler gibi konular geniş bir perspektifte ele alınacak. Böylelikle, Yahudiliği daha yakından tanımak ve anlamak isteyenlere ilham verecek bir eser oluşturmayı arzuluyorum. Ayrıca, Yahudi topluluklarının kültürel ve dini yaşamına dair somut örnekler sunarak, okuyucuların konuyu daha içselleştirebilmelerine yardımcı olmayı hedefliyorum.

  • Bu kitapla ilgili çalışma taslağı ve aklımdaki soruları da yakın zamanda ayrı bir blog post olarak sitemden paylaşacağım.

3) Avrupa Birliği Destekli Proje-Çalışma Toplulukları

  • Azınlık Hakları Akademisi

2024 yılının Haziran ayında Hrant Dink Vakfı'nın Avrupa Birliği hibe desteğiyle gerçekleştirdiği Azınlık Hakları Akademisi'nin yüz yüze eğitim programına katılma fırsatım olmuştu. Bu program, azınlık hakları konusunda farkındalık yaratmak ve sivil toplum temsilcilerinin kapasitelerini artırmak amacıyla 7-10 Haziran tarihleri arasında İstanbul'da gerçekleştirilmişti. Türkiye'nin farklı illerinden gelen katılımcılarla birlikte, azınlık hakları, insan hakları hukuku ve uluslararası hukukta azınlıkların durumu üzerine kapsamlı sunumlar dinlemiştik. Eğitimlerin yanı sıra, Hrant Dink Hafıza Mekânı olan 23,5'i de ziyaret etmiş, bu mekânda Hrant Dink'in hayatı ve mücadelesine tanıklık etme fırsatı bulmuştuk. Bu ziyaret, Hrant Dink'in mücadelesine ve Türkiye’deki azınlık hakları konusuna daha derin bir bakış açısı kazanmamıza vesile olmuştu. Öğle ve akşam yemekleri sırasında yapılan sohbetler, katılımcıların kendi deneyimlerini paylaştığı ve birbirlerinden öğrendiği verimli bir ortam yaratmıştı.

Akademi, şu an çevrimiçi buluşmalarla devam etmekte ve Kasım ayının sonlarına doğru bu buluşmalar sona erecek. 2025 itibariyle ise katılımcılara projelerini hayata geçirmeleri için hibe desteği sağlanarak, Türkiye'de azınlık hakları alanında yeni çalışmaların önünün açılması hedefleniyor.

  • Azınlık Dilleri ve Alternatif Medya Projesi

Geçen Ağustos ayında, akademisyen bir arkadaşım aracılığıyla European Centre for Minority Issues (ECMI) tarafından geliştirilen yeni bir proje çalışmasıyla tanışma fırsatı buldum. ECMI'nin yöneticilerinden biri, Haziran ayında düzenlenen Azınlık Hakları Akademisi eğitimine konuşmacı olarak katılmıştı. ECMI, Avrupa'da azınlıkların korunması ve güçlendirilmesi için bir yol haritası oluşturmayı ve bunu uygulamayı hedefleyen önde gelen kurumlardan biridir. 1996'da Danimarka, Almanya ve Schleswig-Holstein hükümetleri tarafından kurulan ECMI, Flensburg şehrinin merkezindeki tarihi binasında çalışmalarını sürdürmektedir.

Ağustos ayında ECMI ekibiyle Avrupa Birliği hibe desteği almaya hak kazanan ve onların yürütücülüğünde gerçekleşecek olan dört yıllık PLURILINGMEDIA projesi üzerine görüşme, bilgi alma fırsatımız oldu. Bu proje, Avrupa'nın dil çoğulculuğunu koruma ve çok dilliliği teşvik etme hedeflerini ön plana çıkarıyor. ECMI'nin yönettiği bu proje Ekim 2024'te başladı ve Ekim 2028'e kadar devam edecek. Türkiye de dahil olmak üzere Avrupa'nın birçok ülkesinden azınlık dilleri üzerine çalışan araştırmacı ve aktivistleri bir araya getirerek, ağ oluşturmak, bilgi-belge alışverişinde bulunmak ve iyi uygulamaları paylaşmak amaçlanıyor.

Ladino dilini de bu proje kapsamında ele almayı planladıkları için Türkiye ve diğer ülkelerden de ağlarına kişiler dahil etmeye çalışıyorlar. Her ne kadar bu proje özelinde bu akademik yıl fazla bir hareketlilik beklenmese de, gelecek yıllarda Avrupa içerisinde böyle bir ağın parçası olmak ve Ladino alanında çalışan kişileri bu ağa katmak oldukça heyecan verici bir fırsat sunuyor.

Next
Next

Çocukluğum