Türkiye Yahudileri - Tanım?
Türkiye’deki üniversiteler içerisinde Türkiye Yahudileri üzerine kapsamlı ve düzenli çalışmalar yürüten araştırma merkezleri olmasa da bu grup özelinde yakın zamanda makale ve kitap sayılarındaki artış sevindirici. Bu yazı serisi içerisinde bu kaynaklara da yeri geldikçe değineceğim.
Akademik Kabilelerde “Türkiye Yahudileri” Tanımı
Herhangi bir insan topluluğunu ele alırken araştırmaya o grubu tanımlamakla başlamak şart mı? Samimi bir cevap vermek gerekirse böyle bir zorunluluk yok. Özellikle söz konusu sosyal veya beşeri bilimler sınırları içerisinde araştırma yapmak olunca ve böyle bir çalışma doğrudan politika geliştirmeye veya yasa önerisine etki etmeyecekse (ki genelde etmez) kullanacağınız tanım, uygulayacağınız yöntem kendi kabilenizi ilgilendirir. Bir başka kabile de ya sizin tanımınızı eleştirir ya da çoğunlukla yazdıklarınız okumaz bile. Kariyeriniz, itibarınız, uzmanlık sıfatınız diğer kabilelerin düşüncelerine ve kararlarına bağlı değilse bu durumu çok da dert etmeniz beklenmez.
Burada vurgulamak ve hatırlatmak istediğim konu akademik kabilecilik (academic tribalism)! Bir siyaset bilimci, bir ekonomist, bir antropolog, bir sosyolog, bir psikolog, bir tarihçi, bir din bilimci, bir dil bilimci aynı yöntemleri kullanmadığı gibi aynı tanımları da yapmak durumunda değil. Ayrıca bu ve benzeri dalların alt dallarını da tabloya eklersek kabileciliği daha da iyi görebilirsiniz.
-
(ChatGPT 4 tarafından verilen Türkçe özet)
Akademik kabilecilik, akademik dünyada farklı disiplinler veya uzmanlık alanları arasında ortaya çıkan kabilecilik türüdür. Bu kavram, akademisyenlerin kendi disiplinlerini ve uzmanlık alanlarını diğerlerinden üstün görmeleri ve diğer disiplinlere karşı mesafeli veya eleştirel olmaları ile ilgilidir.Özellikleri:
Disiplinler Arası Rekabet: Akademik kabilecilik, farklı akademik disiplinler arasında rekabeti ve bazen düşmanlığı teşvik eder. Her disiplin, kendi yöntemlerini ve yaklaşımlarını savunur.
Uzmanlık Alanına Sadakat: Akademisyenler, kendi uzmanlık alanlarına sadık kalır ve diğer disiplinlerden gelen yaklaşımları kabul etmekte zorlanabilirler.
Yöntemsel Ayrımlar: Farklı akademik kabileler, araştırma yöntemleri ve teorik yaklaşımlar konusunda keskin ayrımlara sahiptir.
Bilgi ve Kaynak Paylaşımı: Akademik kabilecilik, disiplinler arası işbirliğini zorlaştırabilir ve bilgi ile kaynakların paylaşımını sınırlayabilir.
-
(ChatGPT 4 tarafından verilen Türkçe özet)
Akademik Kabileciliğin Artıları ve Eksileri - ÖzetArtıları
Uzmanlaşma ve Derinleşme:
Belirli bir alanda derinlemesine bilgi ve uzmanlık geliştirilmesini sağlar.
Bilimsel ilerlemeyi hızlandırır.
Topluluk ve Destek:
Mesleki destek ve rehberlik sunar.
Güçlü ağlar ve bilgi paylaşımı imkanı sağlar.
Kimlik ve Aidiyet:
Akademisyenlerin mesleki kimliklerini geliştirmelerine yardımcı olur.
Aidiyet duygusu ve motivasyon sağlar.
Eksileri
Disiplinler Arası İşbirliğinin Azalması:
Disiplinler arası işbirliğini ve bilgi paylaşımını zorlaştırır.
Bölünme ve Rekabet:
Akademik toplulukta bölünmelere ve çatışmalara yol açar.
Aşırı rekabet ortamı yaratır.
Farklı Görüşlere Kapalılık:
Farklı bakış açılarına ve yeniliklere kapalı olma eğilimi gösterir.
Yaratıcı çözümleri ve inovasyonu engelleyebilir.
Özetle
Akademik kabilecilik, uzmanlaşma ve topluluk desteği gibi avantajlar sunarken, disiplinler arası işbirliğini azaltma ve farklı görüşlere kapalılık gibi dezavantajlar da barındırır.
Akademinin neredeyse her alanında rastlayabileceğimiz bu “kabileci” tabloya “kimlik” ve “birey-grup ilişkisi” gibi alanlarda da bolca rastlamak ironik gelse de araştırmacı insanın doğasından kaynaklanıyor olabilir. (Bu da başka bir araştırma konusu :) )
Çokdisiplinli (multidisciplinary) ve disiplinlerarası (interdisciplinary) araştırmalar, akademik kabileciliği aşmanın ve daha kapsamlı, yenilikçi çözümler üretmenin yollarından birisi olsa da bireylerin kendi disiplinlerine olan güçlü bağlılıkları nedeniyle, çokdisiplinli (multidisciplinary) ve disiplinlerarası (interdisciplinary) çalışmalarda zorluklar çıkabiliyor.
Tanım konusuna geri dönecek olursak başka bir alandan bir örnek vereyim:
Domates meyve midir yoksa sebze midir? Peki ya salatalık, kabak, biber, avokado?
Botanik branşında domates, salatalık, kabak, biber, avokado meyvedir.
Neden? Çünkü çiçekten gelişmeleri ve tohumlar içermeleri botanik biliminde meyve kategorisine dahil edilmelerini gerektirir.
Ancak gastronomi ve mutfak sanatlarında aynı ürünler sebze olarak sınıflandırılır. Bahçede tarlada, bahçede meyve dediğiniz ürün mutfakta sebze olabiliyor. Mutfaktaki temel kriter genelde tuzlu yemeklerde kullanılmaları…Ondan sonra da tabakta, sofrada güzel bir meyve-sebze tartışması başlatabiliyor. 😊
“Hayır tam olarak öyle değil!” diyenler de olacaktır ancak bu tartışmanın derinine inmeden konumuza devam edelim.
Yemekle ilgili atölyeler serisinde bu konuya daha derinlemesine giriş yapabiliriz.
Yahudi = Musevi ?
“Yahudi misin? Musevi misin?” sorusu “domates meyve mi yoksa sebze mi?” sorusunu andırıyor. Türkiye’de bahçede Musevi, sofrada Yahudi olarak tanımlandığım oluyor.
Çünkü iki kelime arasında etnik ve dini kimlik olarak ayrım yapanlar var.
“Yahudilik etnik ve dini bir tanım, Musevilik dini bir tanım”, sonradan Musevi olunabilir, fakat Yahudi olunamaz” diyenlere de rastlıyorum. (“Akademik kabileciler bu konuya tam olarak nasıl yaklaşıyorlar?” sorusuna kapsamlı bir cevabım yok.)
Musevi kelimesinin İngilizce, Fransızca, Almanca gibi Avrupa dillerinin yanında örneğin İbranice’de de yaygın bir karşılığı yok.
”Musa’dan gelenlere Musevi diyoruz” gibi bir açıklamanın karşılığında diğer dillere örneğin en yaygın akademik dil olan İngilizceye baktığımda “Mosaic” ya da “Mosaic faith” kavramlarına rastlasam da yaygın olarak kullanılmıdığını görüyorum.
Yaptığım okuma ve incelemelere dayanarak, "Yahudi" ve "Musevi" kavramlarını eş tutuyorum. Dolayısıyla, kimi zaman "Musevi" kimi zaman "Yahudi" kelimesini kullanıyorum.
A) Yahudi, Hıristiyan, Müslüman
B) Musevi, İsevi, Muhammedi
A grubunda yer alan kelimeler daha yaygın kullanılırken B grubunda yer alan kelimeler yaygın kullanılmıyor.
Peki neden İsevi, Muhammedi kelimeleri değil de Musevi kelimesi kullanımda?
Aklıma gelen ilk cevap devlet kurumlarında yani resmi belgelerde, resmi dilde “Musevi” kelimesinin yürürlükte olması.
Örneğin “Türkiye’de yaşayan Yahudilere ait bir okul var mıdır?” sorusuna verebileceğiniz tek okul örneği
Ulus Özel Musevi Okulları’dır. Aynı şekilde Türkiye’de bulunan cemaat vakıfları listesine baktığınızda hiçbir resmi kurum ve kuruluşta “Yahudi” kelimesine rastlayamazsınız.
cemaatvakiflaritemsilcisi.com/index.php/vakiflar/yahudi-vakiflari
-
(ChatGPT 4 tarafından verilen Türkçe özet)
Türkiye'de bazı dönemlerde ve belirli bağlamlarda "Yahudi" kelimesi yerine "Musevi" kelimesinin tercih edilmesinin çeşitli tarihsel, kültürel ve siyasi nedenleri vardır. Bu tercihin ardındaki nedenleri anlamak için aşağıdaki noktalara değinmek faydalı olacaktır:Tarihsel ve Kültürel Nedenler
Osmanlı Mirası:
Osmanlı İmparatorluğu'nda Yahudiler genellikle "Musevi" olarak adlandırılmıştır. Bu terim, Osmanlı'nın çok kültürlü yapısında farklı dini grupları tanımlamak için kullanılan bir terimdi.
Osmanlı döneminde dini kimlikleri belirtmek için peygamberlere atıfta bulunma yaygındı. Dolayısıyla Yahudilere "Musevi" denilirdi (Musa'ya inananlar), Hristiyanlara "İsevi" (İsa'ya inananlar) ve Müslümanlara "Muhammedi" (Muhammed'e inananlar).
Siyasi ve Sosyal Nedenler
Cumhuriyet Dönemi ve Modernleşme:
Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşuyla birlikte modernleşme ve laikleşme süreci başlamış, bu da dilde ve terminolojide bazı değişikliklere yol açmıştır.
"Yahudi" kelimesi etnik ve dini kimliği bir arada vurgularken, "Musevi" kelimesi daha çok dini kimliği ön plana çıkarır. Bu, laik bir devlette dini kimliği etnik kimlikten ayırmaya yönelik bir yaklaşım olabilir.
Antisemitizmi Önleme Çabaları:
"Yahudi" kelimesi, tarih boyunca antisemitik söylemlerle ilişkilendirilmiş olabilir. "Musevi" kelimesinin kullanımı, bu tür olumsuz çağrışımları azaltma ve daha nötr bir terim kullanma amacı taşıyabilir.
Devlet tarafından "Musevi" teriminin kullanılması, Yahudi cemaatine karşı daha saygılı ve nötr bir dil kullanma çabasını yansıtabilir.
Resmi ve Kamusal Kullanım
Resmi Belgeler ve İletişim:
Resmi belgelerde ve devlet iletişiminde "Musevi" kelimesi kullanılabilir çünkü bu terim daha resmi ve saygılı bir dil olarak algılanabilir.
Bu tercih, Türkiye'deki Yahudi cemaatine karşı daha kapsayıcı ve saygılı bir yaklaşım sergilemek için yapılmış olabilir.
Eğitim ve Medya
Eğitim ve Kamuoyu:
Eğitim materyallerinde ve kamuoyuna yönelik yayınlarda "Musevi" teriminin kullanılması, toplumsal hoşgörüyü artırma ve ayrımcılığı azaltma amacı taşıyabilir.
Medyada "Musevi" kelimesinin kullanımı, toplumsal duyarlılığı ve saygıyı teşvik edebilir.
Özet
Tarihsel ve Kültürel: Osmanlı mirası ve dini kimliği vurgulama.
Siyasi ve Sosyal: Laik devlet yapısı, antisemitizmi önleme çabaları.
Resmi ve Kamusal: Resmi belgelerde ve iletişimde nötr ve saygılı bir dil kullanma.
Eğitim ve Medya: Toplumsal hoşgörü ve saygıyı artırma.
Bu nedenlerle, devlet tarafından "Yahudi" kelimesi yerine "Musevi" kelimesi tercih edilebilmektedir.
Türk Yahudi Toplumu?
Son yıllarda Türkiye Hahambaşılığı Vakfı ile birlikte cemaatin önde gelenleri “Türk Yahudi Toplumu” kullanımını tercih ediyorlar.
Başkaları adına bir şey diyemem (onlar da benim adıma bir şey söyleyemez) ama bana Musevi de Yahudi de deseniz fark etmiyor. Her ikisi de benim için aynı anlamı taşıyor. Başkası “hayır efendim öyle değil” diyorsa da itiraz etmem, sadece bakış açısını anlamaya çalışırım. Akademik olarak da branşlar içerisinde farklı kullanıldığını görmedim. Zaten bu alanda Türkçe kaynak da oldukça yaygın akademik dillere kıyasla oldukça kısıtlı.
Türkiye Yahudileri ?
A) Türkiye Yahudileri - Türkiye Musevileri
B) Türk Yahudileri - Türk Musevileri
C) Türkiyeli Yahudiler - Türkiyeli Museviler
D) Türkiye Cumhuriyeti Yahudileri - Türkiye Cumhuriyeti Musevileri
E) Yahudi Türkler - Musevi Türkler
F) Yahudi Türkiyeliler - Musevi Türkiyeliler
G) Yahudi asıllı Türkler - Musevi asıllı Türkler
H) Türk asıllı Yahudiler - Türk asıllı Museviler
Bu seçeneklere bir de Sefarad, Aşkenaz, Mizrahi, Romaniyot, Karay gibi terimleri de eklererek çorbayı biraz daha baharatlandırmak mümkün.
a) Türkiyeli/Türk Yahudi olup TC vatandaşı olmayan ve Türkiye’de ikamet etmeyenler: Türkiye’de doğup büyüyüp daha sonra göç yoluyla başka bir ülkeye yerleşmiş olan kişiler. TC vatandaşlığından çıkmış ya da hiçbir zaman TC vatandaşlığı almamış olanlar.
b) Kendilerini Türkiyeli/Türk Yahudi tanımlayıp Türkiye’de ikamet eden ancak TC vatandaşı olmayan Yahudiler
c) Türkiye’de ikamet eden, TC vatandaşı olmayan ve kendilerini Türkiyeli/Türk Yahudi olarak tanımlamayan Yahudiler
d) Türkiye’de ikamet etmeyen TC vatandaşı Türkiyeli/Türk Yahudiler
e) Türkiye’de ikamet eden TC vatandaşı Türkiyeli/Türk Yahudiler
f) Türkiye’de ikamet eden TC vatandaşı olan ve kendilerini Türkiyeli/Türk Yahudi olarak tanımlamayan Yahudiler
g) Türkiye’de ikamet etmeyen, kendilerini Türkiyeli/Türk Yahudi olarak tanımlamayan TC Vatandaşı Yahudiler
Türkiyeli Yahudilerden Çifte/Diğer Vatandaşlıkları Olan Kişilerin Taşıdıkları Pasaportlardan Bazıları (Alfabetik Olarak):
Almanya, Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Britanya (İngiltere), Fransa, Hollanda, İspanya, İsrail, İsveç, İsviçre, İtalya, Kanada, Portekiz
Yahudi = İsrailli = Siyonist?
Yahudi = Musevi ≠ İsrailli ≠ Siyonist
❗️İsrail devletinin yasalarına göre her Yahudi (Musevi) İsrail vatandaşı olma hakkında sahiptir.
Bu hakkı devletin kendisi vermektedir. Ancak böyle bir hak veriliyor diye her Yahudi (Musevi) bu haktan faydalanacak diye bir sonuç çıkarmamak gerekiyor❗️